Ana Sayfa ev ve yaşam Günlük Eşyalarımıza Neden Bu Kadar Bağlıyız ?

Günlük Eşyalarımıza Neden Bu Kadar Bağlıyız ?

273
0
Günlük Eşyalarımıza Neden Bu Kadar Bağlıyız ?

Giriş: Günlük objelere olan bağlılığımız neden bu kadar yoğun ? Bu karmaşık fenomenin iç yüzünü anlamak için, uzmanlarının görüşlerine başvuruyoruz. Bu yazıda, günlük objelerle olan ilişkimizin derinliklerine dalacağız, onların hayatlarımızdaki tarihe göz atacağız ve sonunda kendimizle daha sağlıklı bir ilişki kurmak için bu bağlantıyı nasıl yeniden şekillendirebileceğimizi keşfedeceğiz.

Duygusal Bağlanma ve Objeler

Objelere Duygusal Değer Atama

Serge Tisseron, bir Fransız psikiyatrist, bazı objelerin – eski bir otomobil veya kalbimize yakın bir giysi gibi – yaşamımızdaki belirli anları hatırlattığını dile getiriyor. Bu duygusal bağ o kadar güçlü olabilir ki, bu objeleri pratiği bir amaca hizmet etmedikleri halde saklama seçeneğini tercih ederiz.

Stabilite ve Güvenlik Hissi

Birçok insan için objeler, güvenlik ve stabilite hissi sağlar. Günlük çevremizin bir parçası olarak varlıkları bize aidiyet hissi verir ve genellikle bizimle ilgili anıları hatırlatır. Bu tanıdıklık, genel iyi oluş hissine katkıda bulunur.

Hayatımızdaki Objelerin Tarihi

Eskiye dönüş

Manuel Charpy ve Véronique Dassié gibi araştırmacılar, objelerin bireysel ve aile geçmişimizin tanıkları olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla objeler sadece kullanışlılık değil, tarihsel bir bağlantı da sağlar.

Bir Kültür Mirası olarak Objeler

Bu tür eşyaların sahip olduğumuz anıları hatırlatarak bize tarihlerini ve geçmişlerini hikaye ettirdiğini görüyoruz; bu nedenle onlara değer atfederiz.

Ayrıca okuyun :  şapka nasıl yıkanır, hasarsız : ipuçları ve önemli tavsiyeler

Hafıza ve Anıların Rolü

Anılarla Birlikte Gelen Hafızalar

Belirli bir objeye bağlılığımız, onunla ilişkilendirdiğimiz anılardan kaynaklanabilir. Örneğin, çocukluğumuzdan kalma bir oyuncak veya gençlik yıllarında giydiğimiz bir kıyafet bizi o zamanlara geri götürebilir.

Günlük Objeler ve Kişisel Kimlik

Kişisel Kimliği Yansıtma

Sahip olduğumuz objeler sıklıkla kim olduğumuzu veya olmak istediğimizi yansıtır. Valérie Sacriste, *Hayatlarımız, Objelerimiz* adlı kitabında, objelerin kimliğimizi ve hafızamızı nasıl etkilediğini inceliyor.

Materyalizm ya da Duygusal Teselli ?

Bireyler ve Topluluklar Arasında Statü Belirleyici

Materyalizmi teşvik eden toplum baskısı, insanları kişisel değerlerini veya statülerini belirtmek için objeler satın almaya yönlendirir.

Bağlılık Bağımlılığa Dönüştüğünde

Eşya Bağımlılığına Doğru Kayma

Bağlılık bazen aşırıya kaçabilir ve bir tür eşya bağımlılığına dönüşebilir. Bu durumda, objelere olan sağlıklı bağlantımız zarar görebilir.

Bağlanmanın Sosyal ve Kültürel Etkileri

Sosyal Baskının Etkisi

Günümüz toplumunda, materyalizmi destekleyen dolaylı bir baskı vardır ve bu da bireyleri sahip oldukları şeylerle kişisel değerlerini veya statülerini belirtme eğilimine sürükler.

Objelerle Daha Sağlıklı Bir İlişkiye Doğru

Eşyalarla Olan Bağımlılıktan Kurtulma

Minimalizm gibi hareketler, objelere olan bağlantımızı azaltmayı teşvik ediyor. Ancak uzmanlar, eşyalarımızdan ayrılmadan önce bu duygusal bağları anlamanın ve çözmenin önemine dikkat çekiyor.

Sonuç: nihayetinde, günlük objelere olan bağlılığımız basit materyal sahip olmanın çok ötesine geçer ve duygusal, kimlik ve sosyokültürel boyutlara ulaşır. Objelerimize olan bu taahhüdümüz, küçümsenmeyecek kadar önemlidir ve kendimize ve yaşadıklarımıza olan ilişkimizi daha iyi anlamak için incelenmeyi hak eder.

4.8/5 - (10 votes)

Genç ve bağımsız bir medya olarak, Cnn Urfa Haber yardımınıza ihtiyacı var. Bizi takip ederek ve Google Haberler ! de yer imlerine ekleyerek bize destek olun. Desteğiniz için teşekkür ederiz!

Bizi Google Haberler de takip edin !

Önceki İçerikCCI ile e-posta gönderiminde gizliliği optimize etmenin yolları
Sonraki İçerikDünyanın en tehlikeli şehirleri: riskli destinasyonları keşfedin
Aylin Demir
Aylin Demir, 1988, Ankara doğumlu. ODTÜ Psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra gazeteciliğe olan ilgisiyle iletişim alanında yüksek lisans yaptı. Genç yaşta moda, psikoloji ve astrolojiye olan ilgisi, onun bu alanlarda derinlemesine yazılar yazmasına yol açtı. Aylin, kariyerine farklı dergi ve web sitelerinde moda editörü ve köşe yazarı olarak başladı. Ancak, onun yeteneği ve bilgisi sayesinde kısa süre içerisinde tanınmaya başladı. 2015 yılında CNN Urfa'da çalışmaya başladı ve burada moda, insan psikolojisi ve astroloji üzerine yazılarıyla tanındı. Aylin, sadece Türkiye'deki izleyicilere değil, aynı zamanda uluslararası bir kitleye de hitap etmeye başladı. Kendine has yazım tarzı ve analitik yaklaşımı, onu sektörde farklı kılan özelliklerden. Kişisel yaşamında, Aylin astroloji haritaları çıkarmayı, yeni moda trendleri keşfetmeyi ve psikoloji üzerine kitaplar okumayı seviyor. Aylin'in en bilinen sözü: "Hayatın modası, yıldızların altında gizlidir.